3. ULUSAL SÜT
KONSEYİGERÇEKLEŞTİRİLDİ…
TÜDEF GN. BŞK.YRD. FERDA HEKİMCİ; “SÜT SEKTÖRÜ
TÜKETİCİ HAKLARI YÖNÜYLE YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR”…
Hekimci; “Yüksek Girdi Maliyetlerine Rağmen Süt Küçük
Üreticide Ucuz, Tüketicide Pahalı!...
“Süt Serbest Piyasanın İnsafına Bırakılamayacak
Derecede Yaşamsal Bir Gıdadır. O Zaman Sütte Sosyal
Devlet Politikası Devreye Girmelidir” ...
ET ve Süt Kurumu Piyasaya Hakim Olacak Şekilde
Güçlendirilmeli, Piyasayı Düzenlemelidir…
6-7 Kasım 2015 Tarihleri arasında Aydın’ da “Süt
Sektörünün Yeniden Yapılandırılması” ana teması ile “3.
Ulusal Süt Konseyi” düzenlendi.
UHT süt sanayii , süt üretici birlikleri, damızlık
hayvan yetiştiricileri birlikleri ve kooperatifleri ,
Danimarka Süt Kooperatifleri Başkanı, Ulusal Süt Konseyi
Üyeleri, Köy Kooperatifleri, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Et Süt Kurumu (EST), süt teknolojisi şirket
temsilcilerinin katıldığı Konsey’ de ayrıca 2. Canlı
Hayvan Fuarı ve Hayvancılık , Süt Teknolojileri Fuarları
gerçekleştirildi.
Ulusal Süt Konseyi’ nin“Süt Sektörüne Tüketicinin
Bakışı” başlıklı oturumunda Tüketici Dernekleri
Federasyonu Gn. Bşk. Yardımcısı Ferda Hekimci
“Tüketici Hakları, Örgütlenmesi ve Süt Sektörü”
başlığıyla bir sunum yaptı. Hekimci; konuşmasının
başında, tüketici hareketi, tüketici hakları ve tüketici
örgütlenmesinin özel konumu ile TÜDEF hakkında bilgi
verdi. Devamla , tüketici hakları yönüyle süt sektörü
yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Hekimci,
Evrensel Tüketici Hakları üzerinden sütte yaşanan
sorunları ve Federasyon olarak bu sorunlara çözüm
önerilerini dile getirdi. Ferda Hekimci özetle şunları
söyledi:
“Kaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi
için ön koşul, hayvanın memesinden, tüketicinin
sofrasına kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi
takdirde çiğ süt üretimi hem üretici, hem tüketici hem
de sanayici için sorun teşkil eder. Süt ve süt
ürünlerinde hijyenin sağlanamamasının yol açtığı
sorunların başında halk sağlığı açısından oluşturduğu
tehlike ve olumsuzluklar geliyor. Sorunu daha çarpıcı
hale getiren ise ülkemizde üretilen 12 milyon ton sütün
ancak 5 milyon tonunun hijyenik koşullarda üretiliyor
olmasıdır.
Sağlık ve Güvenlik Hakkı
Burada tüketicinin Sağlık ve Güvenlik Hakkı gündeme
gelir. Asla unutulmamalıdır ki, sigaranın kanser yaptığı
50 yıl sonra; Asbest’ in kansorejen olduğu 20 yıl sonra
ortaya çıkabildi!..Et Ürünlerinde katkı maddelerinin
kansorejen etkileri yıllarca söylendi. Sonunda Dünya
Sağlık Örgütü de yıllar sonra da olsa Nitrat ve Nitritin
kansorejen etkisini bunu kabul etti. Ne yazıktır ki, bu
arada insanlar yaşamını kaybettiler !...
Oysa hukukta genel bir kural vardır ki buna kısaca
‘İhtiyatlılık İlkesi’ denir. Yani kısaca bir şeyin
tehlikeli olmasının kanıtlanması gerekmez. Bu genel
kurala göre tehlikeli olma riski yeterlidir. Buna göre
Baz İstasyonlarının yerleşim yerlerinde kurulumu
Tüketici Hakları Derneği’nin 20 yıla yakın hukuk
savaşımı sonucunda yasaklandı… Bu bağlamda hiç bir
gerekçe insan yaşamını riske atamayacağına göre;
endüstriyel verimliliğin artırılması ve raf ömrünün
artırılması için süt ve özellikle de süt ürünlerine
uygulanan bazı endüstriyel yöntem ve kimyasal katkı
maddelerinin bu ürünlerin doğal faydalarını azalttığı ya
da sağlığa aykırı olduğu iddiaları üzerinde önemle
durulmalıdır…Örneğin; homejenizasyon, nitrit gibi!....
Bu çerçevede kayıt dışı ve kontrolsüz süt üretimi ve
satışı önlenmeli, ucuz süt tozu ithalatı, pal yağının
üretimde kullanılması, yapılan çeşitli hile ve
tahşişinönüne geçilmeli, süt ürünlerinde doğal olmayan
kimyasal katkı maddelerinin kullanımı önlenmeli, süt
üretiminde kaliteyi arttırmayı özendirici ve
kalite-fiyat ilişkisi temelinde uygulanan bir ceza-prim
sistemi kurulmalı, küçük üreticinin kaliteli çiğ süt
üretiminin, yöre ve bölgeler düzeyinde organizasyonuyla
tüketiciye kaliteli açık süt arzı sağlanmalı,
sürdürülebilir, organik süt ve süt ürünleri üretimi
desteklenmelidir”.
Ekonomik Çıkarların Korunması Hakkı
Hekimci, konuşmasının ikinci bölümünde süt üretiminin
maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çekerek sözlerini
şöyle sürdürdü: “Türkiye'de süt üretim maliyeti neden
çok yüksektir. Bu bağlamda süt, fiyatlarında istikrarın
sağlanamaması üreticileri ve tüketicileri olumsuz
etkiliyor. Örneğin 2009 yılının haziran ayına kadar bazı
bölgelerde 40 kuruşa kadar gerileyen son yılların en
düşük çiğ süt fiyatlarının aksine yükselen yem ve girdi
fiyatları üreticileri ekonomik bir çıkmaza sürüklemişti.
Bu ve başka yapısal sorunlar üreticilerin büyük
bölümünün üretimden uzaklaşmalarına sebep olmuştu. Bu
durum ise üretim düşüşüne fiyat yükselmelerini
beraberinde getirdi.
Bugün sorunların kaynağı gibi gösterilen olumsuzluklar
aslında küçük üretici ve işletmelere devletin yardım
elini yeterince uzatmaması ve devletin gerekli yapısal
ve piyasayı düzenleyici, regüle edici önlemleri
almasıdır !...
Ulusal Süt Konseyi’ nin verilerine göre Üreticinin Çiğ
Süt Satış Fiyatlı 2015 Ocak-Ekim dönemi ortalaması 1,15
TL’ dir. Ankara marketlerinde Kasım 2015 İşlenmiş Süt
Fiyatları 1 litre UHT Süt: 3 TL, 1 Litre Pastörize Süt 4
TL’ dir.
Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) öncesi dönemde süt/yem
paritesi 1.5-2 olarak gerçekleşmekteydi. Ancak
özelleştirilme sonrası bu oranın ortalama 1 civarında
seyrettiği ve hatta bazen yem fiyatlarının aşağısına
düştüğü gözlenmektedir. Sonuçta ne küçük üretici abat
olmakta ; ne de sütü 3-4 misli fiyatlara tüketmek
zorunda olan tüketici yeterince süt tüketebilmektedir.
Sütten ancak büyük süt üreticisi şirketler
kazanmaktadır.
Piyasa, Et ve Süt Kurumunca Düzenlenmelidir!..
Süt serbest piyasanın insafına bırakılamayacak derecede
yaşamsal bir gıdadır. O zaman sütte sosyal devlet
politikası devreye girmeli, süt fiyatlarındaki
dengesizlik düzenlenmeli; ET ve Süt Kurumu etkin olarak
devreye girmelidir. Halihazırda aldığımız bilgiye göre
kurumun süt piyasasında %2 dolayında olan payı
kesinlikle piyasayı düzenleyebileceği oranlara
çıkarılmalıdır!...
Böylece ESK aracılığıyla küçük üretici desteklenmeli,
gereğinde yem vb. girdi ve taban fiyatlar regüle
edilmeli, ayrıca ESK eskiden SEK’ in yaptığı gibi
marketlerde direkt tüketiciye satış yaparak, güvenli ve
erişilebilir fiyatlardan sütü halkımıza sunabilmelidir.
Sütte Sorun Üretimde Değil Tüketimde !..
Süt yaşam için bebeklikten yaşlılığa tüketilmesi şart
olan bir temel gereksinim olup ‘Temel Gereksinimlerin
Karşılanması Hakkı’ doğrultusunda ‘süt hakkının’
karşılanması zorunludur. Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş
ülkelerde kişi başına süt tüketimi 100 litreye
yaklaşmışken, Türkiye'de bu oran 20 litrenin biraz
üzerinde. Süt tüketimindeki düşüklüğün en önemli
nedeni ise insanların süte ulaşamaması. Yüksek girdi
maliyetlerine rağmen süt üreticide ucuz, tüketicide
pahalı… Sadece girdi maliyetleri değil, taşıma
maliyetleri de çok yüksek olduğu için tüketici pahalıya
süt tüketmek zorunda kalıyor;daha doğrusu tüketemiyor…
Ne oluyor?...Antalya'dan, Adana'dan, Diyarbakır'dan çiğ
süt alınıyor… Bu süt İstanbul'a taşınıyor ve
paketleyerek tekrar Antalya, Diyarbakır, Adana'ya
satılıyor…Ucuza alınan süt ülkeyi dolaşıp tüketiciye
geldiğinde pahalı oluyor… Peki tüketici bu sütü nasıl
alıp tüketsin?...
Garip olan, yerelde süt alıp işleyenler de o büyük
sanayicilerle aynı fiyata süt satıyor. Bu hangi ekonomik
kuralla açıklanabilir?..
Özetle, Türkiye'de süt arzında sorun yok. Yani Süt
üretimi fazla değil… Kişi başına süt tüketimi
Avrupa'nın, Amerika'nın yarısı olsa Türkiye'nin bugün 12
milyon ton olan süt üretiminin 37.5 milyon ton olması
gerekir. Hesap ortada. Bilmem başka söze gerek var mı ?”
...
Ferda Hekimci konuşmasının sonunda süt sektörünün
yeniden yapılanması için diğer önerilerini şöyle
özetledi:
• “Tüketicinin güvenli, kaliteli, sürekli, uygun
fiyatlarda süte ulaşabilmesi sağlanmalıdır.
• Yerel bazda süt üretimi teşvik edilmeli; Küçük üretici
kooperatif ve birlikler aracılığıyla etkin bir şekilde
örgütlenmelidir.
• Bir yandan kayıt dışı üretim önlenmeli, diğer yandan
da ambalajlı süt yanı sıra açık-kaliteli ve güvenli çiğ
süt üretimi gündeme getirilmeli; örneğin mililitresinde
10.000’ den az mikro organizma olan sütün marketlerde +5
derecede çiğ olarak satışı sağlanmalıdır.
• Birlik ve kooperatifler yerel bazda direkt piyasaya
pastörize süt sunabilecek kapasite ve organizasyona
kavuşturulmalıdır.
• Yerel bazda doğal-ekolojik süt ürünleri desteklenmeli
ve bu ürünlerin markalaşması sağlanmalıdır.
• Okul sütü projesi , yerel , bölgesel süt birlik ve
kooperatifleri ile firmalarına öncelik tanıyan bir
yaklaşımla yaygınlaştırılmalıdır,
Sonuç olarak özellikle süt tüketimi konusunda
tüketicilerin de etkin temsiliyle, fırsatlar, tehditler,
güçlü ve zayıf yanlar belirlenerek bir Ulusal Süt
Stratejik Planı hazırlanıp, Sütte Stratejik Hedefler
belirlenmelidir. Bu bağlamda sütte; Tüketicilerin Temel
Gereksinimlerinin Karşılanması; Ekonomik Çıkarlarının
Korunması; Sağlık ve Güvenlik; Seçme; Bilgi
Edinme/Eğitilme Evrensel Haklarının sağlanması için
tüketicilerin , tüketici örgütleri vasıtasıyla etkin
temsili sağlanmalı; bu çerçevede, ilk olarak temsiliyete
Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulundan başlanmalıdır. Süt
tüketiminde tüketici bilinci artırılmalı, ayrıca ,
özellikle İskandinav ülkelerinde olduğu gibi devlet sütü
bebek, çocuk, yaşlı ve dar gelirlilere sosyal devlet
ilkesi doğrultusunda ücretsiz olarak sağlamalıdır”.
|