●
Verimlilik Haftası,
“Verimliliğin Tüketim Boyutu” Paneli Gerçekleştirildi…
|
●
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel
Müdürlüğü ile Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM, Tüketici
Dernekleri Federasyonu işbirliği ve Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel
Müdürlüğünün katkılarıyla gerçekleştirilen panelde
“Tüketici Hakları, Bilinçli ve Verimli Tüketim”
Tartışıldı…
Verimlilik Haftası etkinlikleri kapsamında, verimliliğin
tüketim boyutu tartışıldı. 27.04.2016 tarihinde
Hacettepe Üniversitesi, M. Akif Ersoy Salonu’ nda
“Verimliliğin Tüketim Boyutu: Tüketici Hakları, Bilinçli
ve Verimli Tüketim” başlığıyla düzenlenen panel;
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel
Müdürlüğü (VGM) , Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM,
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) işbirliği ve
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve
Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünün Katkılarıyla
gerçekleştirildi. Panele; VGM uzmanları, TÜDEF
yöneticileri, Tüketici Hakları Derneği Genel Merkez ve
Şube Yöneticileri, Hacettepe Üniversitesi İİBF Tüketici
ve Aile Ekonomisi Bölümü öğrencileri katıldı.
Açılış konuşmalarıyla başlayan panelde ilk sözü
Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM Müdürü Prof. Dr. Arzu
Şener aldı. Prof. Dr. Arzu Şener, açılış konuşmasında;
gelişmiş ülke ekonomilerine bakıldığında, gelişmişliğin
verimlilik artışlarıyla sağlandığının görüldüğünü,
bununla birlikte bu ülkelerde tüketicilerin bilinç
düzeylerinin de son derecede yüksek olduğunu belirterek;
“Dolayısıyla, verimli üretim yanında, kaynakların
rasyonel, bilinçli kullanımını sağlanması için bilinçli
tüketim, bilinçli tüketicilik kültürünün de
yerleştirilmesi, geliştirilmesi gerektiği ortaya
çıkıyor. Yapılan çalışmalara baktığımızda, bilinçli
tüketim argümanında sivil toplum kuruluşlarının, devlet
kuruluşlarının, üniversitelerin önemli rol aldığını
görüyoruz” dedi.
VGM Genel Müdür Vekili Dilek Birbil açılış konuşmasında
Verimliliğin bir de tüketim boyutu olduğunu, Genel
Müdürlük olarak tüketim boyutunun da ısrarla ve
özellikle çalışılmasının gerekliliğini vurgulayarak,
şunları söyledi: “1965 yılında kurulmuş olan Milli
Prodüktivite Merkezi (MPM) çok uzun yıllardır verimlilik
çalışmalarını yürüttü. Ancak, belki de burada bir öz
eleştiriyi yapmak gerekir. Hocamız çok güzel söylediler.
Tüketim boyutuna bakmadan sadece üretim boyutuna bakmak,
çok da anlamlı olmayabilir. Çünkü, aslında üretimin de
itici gücü aslında tüketim. Tüketimden gelen geri
bildirimlerle aslında üretim daha iyiye gitmek zorunda.
Biz MPM olarak; araştırmalar, danışmanlıklar, eğitimler
yapan bir kurumken; Verimliğin Genel Müdürlüğü (VGM)
olarak bu boyuta bir de politika belirleme çalışmaları
girdi. Bu kimliğimiz altında tüketim boyutuna verdiğimiz
katkıların önem taşıdığını düşünüyoruz. Aslında, Genel
Müdürlüğün bir temsilcisi olarak öz eleştiriyi şu alanda
yapmak isterim. Biz çalışmalarımızı büyük ölçüde üretim
boyutunda toplamış bulunuyoruz. Gerek verdiğimiz eğitim
ve danışmanlıklarımızda; gerekse araştırma ve ölçme
çalışmalarımız verimliliğin genellikle üretim boyutu
üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Bu biraz da verimlilik
kavramın tanımından kaynaklanıyor. Ancak burada ben
özellikle sayın Ferda Hekimci arkadaşımıza çok teşekkür
etmek istiyorum. Genel Müdürlüğümüze tüketim boyutunu da
ısrarla ve özellikle çalışmamız gerektiğini ve bu konuda
gerekli iş birliklerini sağlamımızda destek oldukları
için kendilerine ben teşekkür etmek istiyorum”.
Açılışta, TÜDEF adına konuşan Tüketici Hakları Derneği
Genel Başkanı Turhan Çakar ise konuşmasında
verimliliğin; kullanılan üretim teknolojisi, kullanılan
yöntemler, kullanılan girdi, malzemelerin;
tüketicilerin, çalışanların güvenlik ve sağlığını
olumsuz yönde etkilememesi; çıktı ve atıkların, suyu,
toprağı, çevreyi kirletmemesi, biyoçeşitliliği tahrip
etmemesi, ülkeye katma değer bırakması yönleriyle
tartışılması gerektiğini söyledi. Çakar konuşmasında
özetle, gelinen noktada bir takım üretim yöntem ve
teknolojilerinin sürdürülemez olduğunu, dolayısıyla,
insanlık, tüketici hakları, sağlık, güvenlik, çevre
açısından zararlı olmayan bir verimlilik anlayışı
üzerinde birleşilmesi gerektiğini vurgulayarak; “O
nedenle bugün, burada, başta bakanlığımız ve
üniversitelerimiz olmak üzere, verimliliği yeniden
gözden geçirelim ve yeni bir tanımla önümüzü açalım. Bu
daha sürdürülebilir ve daha insanlığa uygun bir
verimlilik olsun” dedi.
Daha sonra Hacettepe Üniversitesi İİBF ve TÜPADEM
Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Müberra Babaoğul’ un
yönetimindeki panele geçildi. Panelde ilk sözü alan
Hacettepe Üniversitesi İİBF Aile ve Tüketici Bilimleri
Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Esna Betül Buğday
“Bilinçli Tüketimin Boyutları” başlıklı sunumuna
geçildi. Dr. Esna Betül Buğday; konuşmasında özetle
günümüzde, bireylerin tüketim davranışlarının hayatın
her yönünü etkilediğini, “tüketim için tüketmek”
anlayışının ön plana çıktığı tüketim toplumunda,
bireylerin sorumsuzca ve düşünmeden tüketmesinin
insanları çevresel, toplumsal ve etik açıdan birçok risk
ve problemle karşı karşıya getirdiğini; tüketim
toplumundaki sınırsız tüketim anlayışının, insanın doğa
ile uyumlu yaşaması yerine, kaynakların kötü kullanımına
ve israfa yol açtığını belirtti. Dr. Buğday devamla
şöyle dedi: “Diğer yandan tükettiğimiz besinlerin
içerdiği katkı maddeleri, genetiği değiştirilmiş
gıdalar, toplumsal eşitsizlikler sonucu bazı ülkelerde
açlık, bazı ülkelerde ise obezite olarak kendini
gösteren sağlık sorunları insanların aşırı tüketimin bir
sonucu olarak kendi eliyle oluşturduğu problemlerdendir.
Daha fazla tüketimin gerçekleştirilebilmesi için
özellikle az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde, üretim
faaliyetlerinde çocuk işçilerin çalıştırılması,
işçilerin kötü çalışma koşullarında ve düşük ücretlerle
çalışmak zorunda bırakılması, işçi sağlığı ve iş
güvenliğinin hiçe sayılması ve böylece emeğin
sömürülmesi, aşırı tüketimin yol açtığı toplumsal
sorunların başında gelmektedir. Hem bireylerin
ihtiyaçlarını karşılayarak yaşam düzeylerini
yükseltebilmek hem de toplumun kalkınması için bilinç,
sorumluluk ve etik temelli yeni bir tüketim anlayışının
oluşmasına gerek vardır. Bilinç kavramı insanın
kendisini ve çevresini tanıma yeteneğidir. Tüketim
olgusu da bilinç ile birlikte ele alındığında kontrol
edilebilir bir davranış haline gelir. Bilinçli tüketim
davranışı sosyal, çevresel, etik ve sade tüketim
boyutlarından oluşan çok boyutlu bir kavramdır. Bu
davranış kendini aşırı tüketim karşıtlığı,
sürdürülebilir tüketim davranışı, zehirli atıkların en
aza indirilmesi gerekliliği, kaynak kullanımında
tasarruf, lüks ürünlerin kullanımından kaçınma, sosyal
sorumluluğa önem veren ve topluma faydalı işletmelerin
ürünlerini satın alma, topluma zarar veren işletmelerin
ürünlerini satın almaktan kaçınma, gerektiğinde etik,
çevre dostu ve sosyal sorumlu davranmayan firmaları
boykot etme gibi davranışlar şeklinde göstermektedir”.
Panelde daha sonra Verimlilik Genel Müdürlüğü Sanayi ve
Teknoloji Uzmanı Ferda Hekimci’ nin “Verimlilik,
Kalite, Tüketici Hakları ve Tüketici Bilinci”
başlıklı sunumuna geçildi. Hekimci özetle; verimlilik
kavramı, gelişimi ve felsefesi ile ilgili bilgi verdiği
sunumunda, ekonominin kısaca tüketim ile üretim
arasındaki neden-sonuç ilişkilerini ele aldığını;
nedenin ‘tüketim’, sonucun ise ‘üretim’ olduğunu;
tüketicinin mal ve hizmet talebindeki tutum ve
davranışlarının ekonomik eylemin nitelik ve niceliğini
belirleyen, onun yönünü çizen en önemli unsurların
başında geldiğinin hiç unutulmaması gerektiğini
vurguladı.
Konuşmasında, Tüketici Hareketi ve Evrensel Tüketici
Hakları üzerinde duran ve günümüzde, tüm dünyada
tüketicilerin; yasal, yönetsel, sosyo-ekonomik açıdan
“özel olarak” korunmakta olduklarını anlatan Ferda
Hekimci, bir toplumda bulunan herkes tüketici olduğunu,
sanayici, tacirin dahi tüketici olduğunu belitti.
Hekimci, giderek tüketicilerin ihtiyaç ve tercihlerine,
üreticilerin de piyasaya sunduğu mal ve hizmetlerin
fiyat ve kalitesine dayanan pazar ekonomisinde artık
Tüketici Hakları ve Tüketicinin Korunması olgularının,
evrensel ve yadsınamaz değerler olarak yer aldığını
vurguladı. Hekimci, Türk tüketici mevzuatına göre;
tüketici haklarına aykırı ayıplı üretim ve ticari
etkinliklerin, “bir seri ayıplı mal” ın toplatılmasına
kadar vardığını; piyasada, “tüketicinin yanıltılıp
aldatılması” karşısında çok ağır para cezalarının
ödenmesi söz konusu olduğunu; yasal ve yönetsel olarak
Güvensiz Ürüne pazar şansı tanınmadığını; tüketici
hakları ve tüketiciyi koruma olguları evrensel olgular
olduğu için küreselleşen pazarda rekabet edebilmenin
“olmazsa olmazını” oluşturduğunun altını çizdi. Konuya
verimlilik ve kalite açısından da değinen Hekimci
devamla, verimliliğin kalite ile birlikte
değerlendirilmesi gerektiğini anlattı ve şunları
söyledi: “Kaynaklar ne kadar verimli kullanılırsa
kullanılsın, kaliteli çıktıya (ürüne) ulaşılamazsa
verimliliğin bir anlamı kalmadığı ve kaliteyi
geliştirerek verimliliği artırmanın en iyi yol olduğu
kabul edilmiştir. Kalitesiz üretim pazarsız bir ürün
demek olup, mevcut kaynaklarla daha çok üretmek yerine,
ek kaynak tüketimine neden olarak verimliliği
düşürmektedir. ‘Yeni Kalite’ anlayışına göre önemli
olan, müşteriye sorunu yansıtmadan, sorunları her
aşamada çözmek ve sürekli gelişme içerisinde sıfır
hatalı mal ya da hizmet üretmektir. Ne kadar çok ve ne
kadar düşük maliyetli üretilirse üretilsin ürün kaliteli
değilse o üretimin verimliğinden bahsetmek olası
değildir. Çağımızda kalite artık ‘müşteri mutluluğu’ ile
birlikte anılmaktadır. Diğer yandan bilinçli tüketici
ise kaliteyi denetleyen tüketicidir… Giderek ekonomiyi
rekabete zorlayıp verimliliğe yöneltecek olandır…
Verimlilik kavramının içeriğinde; ‘insanın yararı
doğrultusunda ve insan için, eldeki kaynaklarla en fazla
kazanımı sağlamak’ vardır. Bilinçli Tüketici ise ‘Bir
mal ya da hizmeti satın alırken, ondan azami derecede
yarar sağlamayı amaçlayacaktır’. Verimlilik ile
kaynaklar etkin bir şekilde kullanılacak, kaliteli,
yararlı ürün elde edilecek ve israf önlenecektir.
Verimlilik düzeyi artan bir ekonomi ise, daha düşük
maliyetlerde üretim yaparak, daha ucuz ve kaliteli
mallarla, dünya piyasalarında rekabet şansını
artıracaktır” dedi. Çağımızda ekonomik eyleme giren
tüketicinin mal ve hizmet talebindeki tutum ve
davranışları, beklenti ve gereksinimleri; talebi, pazarı
yaratan, ekonomik eylemin nitelik ve niceliğini
belirleyen, onun odağını oluşturup yönünü çizen en
önemli unsur olduğu na da işaret eden Ferda Hekimci
devamla; “Özellikle de günümüzün küreselleşen
ekonomisinde, ‘tüketiciyi’ ihmal eden üretim, ‘talebi ve
pazarı da ihmal etmiş’ demektir ki; böylesi bir üretimin
sonucu da kalitesizlik ve verimsizlik olacaktır. Mülga
Milli Prodüktivite Merkezi kaynaklarına göre; Bilinçli
Tüketici; ‘kalitesi, standardı yüksek, sağlıklı,
güvenli, çevreci ürünü seçme ve kaliteyi denetleme
yetisinde olan, benzerleri arasında yerli ürünleri
tercih eden; giderek ekonomiyi verimliliğe yöneltecek
olan yadsınmaz bir sosyo-ekonomik unsurdur” dedi.
Hekimci, daha sonra güncel yaşamda gerçekleştirilen
tüketici hak ihlallerinin yasal ve yönetsel olarak nasıl
engellendiğini örnekleriyle anlattı ve “tüketici
haklarına aykırı bir üretim, üretim anlayışı son
tahlilde kalitesizliğin maliyeti ve verimsizlik olarak
geri dönecektir” dedi.
Gelinen noktada, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim
anlayışı artık tüketim ve üretimde sınırlı kaynakların
daha etkin, yararlı, verimli kullanılmasını zorunlu
kılmakta olduğuna işaret eden Ferda Hekimci, bu durumun
‘Verimlilik’ anlayışında ‘Eko Verimlik’ , ‘Enerji’, ‘Su
Verimliliği’ gibi yeni açılımları da beraberinde
getirdiğini vurguladı ve “Bugün artık gelinen noktada;
‘Verimlilik’ yaklaşımlarında ‘Çevre’ ve ‘Tüketim’
alanlarının da önemle değerlendirmesi gereği olarak
ortaya çıkmaktadır” dedi.
Ferda Hekimci sunumunun sonunda, kalkınma ve verimlilik
arasındaki pozitif ilişkiye değinerek; gelişmiş batı
ülkelerde ekonomik kalkınmanın “Verimlilik Artışlarıyla”
gerçekleştirildiğini anlattı. Diğer yandan dünyanın en
güçlü ilk üç ekonomisi olan ABD, Japonya ve Almanya’ya
örneklerine bakıldığında, bu ülkelerin Verimlilik
Artışlarıyla kalkındıkları ortaya çıktığına da değinen
Hekimci; “Yine bu ülkelerde ekonomik eyleme yön veren
dünyanın en bilinçli tüketicilerinin olduğu
görülecektir. ‘Bilinçli Tüketicilik’ argümanı özellikle
de Japon ve Kore Verimlilik Hareketinde önemle ele
alınmıştır. Hatta 1960’lı yıllarda Japonya’da ilk
tüketici örgütlerinin kurulması Japon Verimlilik
Merkezi’nin önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Esasen
‘tüketicinin talep ve beklentilerini karşılayacak ürün
ve hizmetlerin üretilmesi verimliliği artıracak tek
yoldur’… OECD’ye göre ise; ‘… daha iyi hizmet sunumunu
talep eden tüketicilerden gelen baskılar, kamuyu verimli
olmaya ve kaliteli hizmet vermeye zorlayan faktörlerin
başında gelmektedir’. Güçlü, nitelikli, rekabetçi ve
verimli bir ekonomi için bilinçli tüketicilerce
şekillenen talep, üretime yön veren önemli faktörlerden
biridir. Tüketiciler, bilinç düzeyleri arttığı oranda
ucuz, kaliteli mal ve hizmeti talep edecek, yerli ürünü
tercih edecek bu konuda yönlendirici olacaklardır. Bu
sayede üretimin niteliği, kalitesi ve verimliliği
artacak, daha rekabetçi, sürdürülebilir ve çevreye
saygılı bir üretim gerçekleştirilebilecek; tüketimde de
yurt kaynakları etkin ve verimli kullanılacaktır.
Böylece gerek aile ekonomisine, gerekse milli ekonomiye
önemli kazanımlar sağlanabilecektir” dedi.
Panelde son olarak söz alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü
Genel Müdür Yardımcısı Bayram Uzunoğlan ise Genel
Müdürlüğünün çalışmalarını “Tüketicinin Korunmasına Ait
Faaliyetler” başlıklı sunumu üzerinden anlattı. Bayram
Uzunoğlan bilinçli tüketici olmanın yolunun, kısaca
“Tükenmeden Tüketmek” başlığı altında toplanabileceğini
belirtti. Genel Müdürlük olarak Türkiye çapında
gerçekleştirilen, Tüketicinin Korunması, Tüketicilerin
Hak Arama Yolları ve Tüketici Hakem Heyetleri
etkinlikleri hakkında katılımcılara geniş bilgi sundu.
Tüketicilerin 81 ilde 919 ilçede, 1011 Hakem Heyeti ile
belli parasal sınırlar içerisinde, basit, masrafsız ve
kısa yönden sorunlarının çözümlendiğini anlatan Bayram
Uzunoğlan, tüketicilerin 2015 yılında Hakem Heyetlerine
yaptığı 5,4 milyon başvurudan %94’ ü tüketicilerin haklı
çıktığını; Genel Müdürlük olarak tüketicin bilinçli,
tacirin ise basiretli olması gerektiğine inandıklarını
söyledi. Uzunoğlan son olarak, Genel Müdürlüğün
çalışmalarının, alışverişte tüketiciye saygılı bir
kültürün oluşması ve vatandaşlarımızın tüketici olarak
haklarını bildiği, haklarını kullanabildiği,
mağduriyetlerin olması halinde ise hak arama yolundaki
bir piyasa düzeninin oluşturulmasını amaçladıklarını
vurguladı.
Panel daha sonra, panelistlere sertifika ve
plaketlerinin sunulması ve anı fotoğrafı çekilmesiyle
sona erdi.





|