Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 

27.04.2016

Verimlilik Haftası, “Verimliliğin Tüketim Boyutu” Paneli Gerçekleştirildi…
 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü ile Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM, Tüketici Dernekleri Federasyonu işbirliği ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünün katkılarıyla gerçekleştirilen panelde “Tüketici Hakları, Bilinçli ve Verimli Tüketim” Tartışıldı…

Verimlilik Haftası etkinlikleri kapsamında, verimliliğin tüketim boyutu tartışıldı. 27.04.2016 tarihinde Hacettepe Üniversitesi, M. Akif Ersoy Salonu’ nda “Verimliliğin Tüketim Boyutu: Tüketici Hakları, Bilinçli ve Verimli Tüketim” başlığıyla düzenlenen panel; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) , Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM, Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) işbirliği ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünün Katkılarıyla gerçekleştirildi. Panele; VGM uzmanları, TÜDEF yöneticileri, Tüketici Hakları Derneği Genel Merkez ve Şube Yöneticileri, Hacettepe Üniversitesi İİBF Tüketici ve Aile Ekonomisi Bölümü öğrencileri katıldı.

Açılış konuşmalarıyla başlayan panelde ilk sözü Hacettepe Üniversitesi TÜPADEM Müdürü Prof. Dr. Arzu Şener aldı. Prof. Dr. Arzu Şener, açılış konuşmasında; gelişmiş ülke ekonomilerine bakıldığında, gelişmişliğin verimlilik artışlarıyla sağlandığının görüldüğünü, bununla birlikte bu ülkelerde tüketicilerin bilinç düzeylerinin de son derecede yüksek olduğunu belirterek; “Dolayısıyla, verimli üretim yanında, kaynakların rasyonel, bilinçli kullanımını sağlanması için bilinçli tüketim, bilinçli tüketicilik kültürünün de yerleştirilmesi, geliştirilmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Yapılan çalışmalara baktığımızda, bilinçli tüketim argümanında sivil toplum kuruluşlarının, devlet kuruluşlarının, üniversitelerin önemli rol aldığını görüyoruz” dedi.

VGM Genel Müdür Vekili Dilek Birbil açılış konuşmasında Verimliliğin bir de tüketim boyutu olduğunu, Genel Müdürlük olarak tüketim boyutunun da ısrarla ve özellikle çalışılmasının gerekliliğini vurgulayarak, şunları söyledi: “1965 yılında kurulmuş olan Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) çok uzun yıllardır verimlilik çalışmalarını yürüttü. Ancak, belki de burada bir öz eleştiriyi yapmak gerekir. Hocamız çok güzel söylediler. Tüketim boyutuna bakmadan sadece üretim boyutuna bakmak, çok da anlamlı olmayabilir. Çünkü, aslında üretimin de itici gücü aslında tüketim. Tüketimden gelen geri bildirimlerle aslında üretim daha iyiye gitmek zorunda. Biz MPM olarak; araştırmalar, danışmanlıklar, eğitimler yapan bir kurumken; Verimliğin Genel Müdürlüğü (VGM) olarak bu boyuta bir de politika belirleme çalışmaları girdi. Bu kimliğimiz altında tüketim boyutuna verdiğimiz katkıların önem taşıdığını düşünüyoruz. Aslında, Genel Müdürlüğün bir temsilcisi olarak öz eleştiriyi şu alanda yapmak isterim. Biz çalışmalarımızı büyük ölçüde üretim boyutunda toplamış bulunuyoruz. Gerek verdiğimiz eğitim ve danışmanlıklarımızda; gerekse araştırma ve ölçme çalışmalarımız verimliliğin genellikle üretim boyutu üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Bu biraz da verimlilik kavramın tanımından kaynaklanıyor. Ancak burada ben özellikle sayın Ferda Hekimci arkadaşımıza çok teşekkür etmek istiyorum. Genel Müdürlüğümüze tüketim boyutunu da ısrarla ve özellikle çalışmamız gerektiğini ve bu konuda gerekli iş birliklerini sağlamımızda destek oldukları için kendilerine ben teşekkür etmek istiyorum”.

Açılışta, TÜDEF adına konuşan Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar ise konuşmasında verimliliğin; kullanılan üretim teknolojisi, kullanılan yöntemler, kullanılan girdi, malzemelerin; tüketicilerin, çalışanların güvenlik ve sağlığını olumsuz yönde etkilememesi; çıktı ve atıkların, suyu, toprağı, çevreyi kirletmemesi, biyoçeşitliliği tahrip etmemesi, ülkeye katma değer bırakması yönleriyle tartışılması gerektiğini söyledi. Çakar konuşmasında özetle, gelinen noktada bir takım üretim yöntem ve teknolojilerinin sürdürülemez olduğunu, dolayısıyla, insanlık, tüketici hakları, sağlık, güvenlik, çevre açısından zararlı olmayan bir verimlilik anlayışı üzerinde birleşilmesi gerektiğini vurgulayarak; “O nedenle bugün, burada, başta bakanlığımız ve üniversitelerimiz olmak üzere, verimliliği yeniden gözden geçirelim ve yeni bir tanımla önümüzü açalım. Bu daha sürdürülebilir ve daha insanlığa uygun bir verimlilik olsun” dedi.

Daha sonra Hacettepe Üniversitesi İİBF ve TÜPADEM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Müberra Babaoğul’ un yönetimindeki panele geçildi. Panelde ilk sözü alan Hacettepe Üniversitesi İİBF Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Esna Betül Buğday “Bilinçli Tüketimin Boyutları” başlıklı sunumuna geçildi. Dr. Esna Betül Buğday; konuşmasında özetle günümüzde, bireylerin tüketim davranışlarının hayatın her yönünü etkilediğini, “tüketim için tüketmek” anlayışının ön plana çıktığı tüketim toplumunda, bireylerin sorumsuzca ve düşünmeden tüketmesinin insanları çevresel, toplumsal ve etik açıdan birçok risk ve problemle karşı karşıya getirdiğini; tüketim toplumundaki sınırsız tüketim anlayışının, insanın doğa ile uyumlu yaşaması yerine, kaynakların kötü kullanımına ve israfa yol açtığını belirtti. Dr. Buğday devamla şöyle dedi: “Diğer yandan tükettiğimiz besinlerin içerdiği katkı maddeleri, genetiği değiştirilmiş gıdalar, toplumsal eşitsizlikler sonucu bazı ülkelerde açlık, bazı ülkelerde ise obezite olarak kendini gösteren sağlık sorunları insanların aşırı tüketimin bir sonucu olarak kendi eliyle oluşturduğu problemlerdendir. Daha fazla tüketimin gerçekleştirilebilmesi için özellikle az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde, üretim faaliyetlerinde çocuk işçilerin çalıştırılması, işçilerin kötü çalışma koşullarında ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılması, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin hiçe sayılması ve böylece emeğin sömürülmesi, aşırı tüketimin yol açtığı toplumsal sorunların başında gelmektedir. Hem bireylerin ihtiyaçlarını karşılayarak yaşam düzeylerini yükseltebilmek hem de toplumun kalkınması için bilinç, sorumluluk ve etik temelli yeni bir tüketim anlayışının oluşmasına gerek vardır. Bilinç kavramı insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneğidir. Tüketim olgusu da bilinç ile birlikte ele alındığında kontrol edilebilir bir davranış haline gelir. Bilinçli tüketim davranışı sosyal, çevresel, etik ve sade tüketim boyutlarından oluşan çok boyutlu bir kavramdır. Bu davranış kendini aşırı tüketim karşıtlığı, sürdürülebilir tüketim davranışı, zehirli atıkların en aza indirilmesi gerekliliği, kaynak kullanımında tasarruf, lüks ürünlerin kullanımından kaçınma, sosyal sorumluluğa önem veren ve topluma faydalı işletmelerin ürünlerini satın alma, topluma zarar veren işletmelerin ürünlerini satın almaktan kaçınma, gerektiğinde etik, çevre dostu ve sosyal sorumlu davranmayan firmaları boykot etme gibi davranışlar şeklinde göstermektedir”.

Panelde daha sonra Verimlilik Genel Müdürlüğü Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Ferda Hekimci’ nin “Verimlilik, Kalite, Tüketici Hakları ve Tüketici Bilinci” başlıklı sunumuna geçildi. Hekimci özetle; verimlilik kavramı, gelişimi ve felsefesi ile ilgili bilgi verdiği sunumunda, ekonominin kısaca tüketim ile üretim arasındaki neden-sonuç ilişkilerini ele aldığını; nedenin ‘tüketim’, sonucun ise ‘üretim’ olduğunu; tüketicinin mal ve hizmet talebindeki tutum ve davranışlarının ekonomik eylemin nitelik ve niceliğini belirleyen, onun yönünü çizen en önemli unsurların başında geldiğinin hiç unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasında, Tüketici Hareketi ve Evrensel Tüketici Hakları üzerinde duran ve günümüzde, tüm dünyada tüketicilerin; yasal, yönetsel, sosyo-ekonomik açıdan “özel olarak” korunmakta olduklarını anlatan Ferda Hekimci, bir toplumda bulunan herkes tüketici olduğunu, sanayici, tacirin dahi tüketici olduğunu belitti. Hekimci, giderek tüketicilerin ihtiyaç ve tercihlerine, üreticilerin de piyasaya sunduğu mal ve hizmetlerin fiyat ve kalitesine dayanan pazar ekonomisinde artık Tüketici Hakları ve Tüketicinin Korunması olgularının, evrensel ve yadsınamaz değerler olarak yer aldığını vurguladı. Hekimci, Türk tüketici mevzuatına göre; tüketici haklarına aykırı ayıplı üretim ve ticari etkinliklerin, “bir seri ayıplı mal” ın toplatılmasına kadar vardığını; piyasada, “tüketicinin yanıltılıp aldatılması” karşısında çok ağır para cezalarının ödenmesi söz konusu olduğunu; yasal ve yönetsel olarak Güvensiz Ürüne pazar şansı tanınmadığını; tüketici hakları ve tüketiciyi koruma olguları evrensel olgular olduğu için küreselleşen pazarda rekabet edebilmenin “olmazsa olmazını” oluşturduğunun altını çizdi. Konuya verimlilik ve kalite açısından da değinen Hekimci devamla, verimliliğin kalite ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini anlattı ve şunları söyledi: “Kaynaklar ne kadar verimli kullanılırsa kullanılsın, kaliteli çıktıya (ürüne) ulaşılamazsa verimliliğin bir anlamı kalmadığı ve kaliteyi geliştirerek verimliliği artırmanın en iyi yol olduğu kabul edilmiştir. Kalitesiz üretim pazarsız bir ürün demek olup, mevcut kaynaklarla daha çok üretmek yerine, ek kaynak tüketimine neden olarak verimliliği düşürmektedir. ‘Yeni Kalite’ anlayışına göre önemli olan, müşteriye sorunu yansıtmadan, sorunları her aşamada çözmek ve sürekli gelişme içerisinde sıfır hatalı mal ya da hizmet üretmektir. Ne kadar çok ve ne kadar düşük maliyetli üretilirse üretilsin ürün kaliteli değilse o üretimin verimliğinden bahsetmek olası değildir. Çağımızda kalite artık ‘müşteri mutluluğu’ ile birlikte anılmaktadır. Diğer yandan bilinçli tüketici ise kaliteyi denetleyen tüketicidir… Giderek ekonomiyi rekabete zorlayıp verimliliğe yöneltecek olandır… Verimlilik kavramının içeriğinde; ‘insanın yararı doğrultusunda ve insan için, eldeki kaynaklarla en fazla kazanımı sağlamak’ vardır. Bilinçli Tüketici ise ‘Bir mal ya da hizmeti satın alırken, ondan azami derecede yarar sağlamayı amaçlayacaktır’. Verimlilik ile kaynaklar etkin bir şekilde kullanılacak, kaliteli, yararlı ürün elde edilecek ve israf önlenecektir. Verimlilik düzeyi artan bir ekonomi ise, daha düşük maliyetlerde üretim yaparak, daha ucuz ve kaliteli mallarla, dünya piyasalarında rekabet şansını artıracaktır” dedi. Çağımızda ekonomik eyleme giren tüketicinin mal ve hizmet talebindeki tutum ve davranışları, beklenti ve gereksinimleri; talebi, pazarı yaratan, ekonomik eylemin nitelik ve niceliğini belirleyen, onun odağını oluşturup yönünü çizen en önemli unsur olduğu na da işaret eden Ferda Hekimci devamla; “Özellikle de günümüzün küreselleşen ekonomisinde, ‘tüketiciyi’ ihmal eden üretim, ‘talebi ve pazarı da ihmal etmiş’ demektir ki; böylesi bir üretimin sonucu da kalitesizlik ve verimsizlik olacaktır. Mülga Milli Prodüktivite Merkezi kaynaklarına göre; Bilinçli Tüketici; ‘kalitesi, standardı yüksek, sağlıklı, güvenli, çevreci ürünü seçme ve kaliteyi denetleme yetisinde olan, benzerleri arasında yerli ürünleri tercih eden; giderek ekonomiyi verimliliğe yöneltecek olan yadsınmaz bir sosyo-ekonomik unsurdur” dedi.

Hekimci, daha sonra güncel yaşamda gerçekleştirilen tüketici hak ihlallerinin yasal ve yönetsel olarak nasıl engellendiğini örnekleriyle anlattı ve “tüketici haklarına aykırı bir üretim, üretim anlayışı son tahlilde kalitesizliğin maliyeti ve verimsizlik olarak geri dönecektir” dedi.

Gelinen noktada, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim anlayışı artık tüketim ve üretimde sınırlı kaynakların daha etkin, yararlı, verimli kullanılmasını zorunlu kılmakta olduğuna işaret eden Ferda Hekimci, bu durumun ‘Verimlilik’ anlayışında ‘Eko Verimlik’ , ‘Enerji’, ‘Su Verimliliği’ gibi yeni açılımları da beraberinde getirdiğini vurguladı ve “Bugün artık gelinen noktada; ‘Verimlilik’ yaklaşımlarında ‘Çevre’ ve ‘Tüketim’ alanlarının da önemle değerlendirmesi gereği olarak ortaya çıkmaktadır” dedi.

Ferda Hekimci sunumunun sonunda, kalkınma ve verimlilik arasındaki pozitif ilişkiye değinerek; gelişmiş batı ülkelerde ekonomik kalkınmanın “Verimlilik Artışlarıyla” gerçekleştirildiğini anlattı. Diğer yandan dünyanın en güçlü ilk üç ekonomisi olan ABD, Japonya ve Almanya’ya örneklerine bakıldığında, bu ülkelerin Verimlilik Artışlarıyla kalkındıkları ortaya çıktığına da değinen Hekimci; “Yine bu ülkelerde ekonomik eyleme yön veren dünyanın en bilinçli tüketicilerinin olduğu görülecektir. ‘Bilinçli Tüketicilik’ argümanı özellikle de Japon ve Kore Verimlilik Hareketinde önemle ele alınmıştır. Hatta 1960’lı yıllarda Japonya’da ilk tüketici örgütlerinin kurulması Japon Verimlilik Merkezi’nin önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Esasen ‘tüketicinin talep ve beklentilerini karşılayacak ürün ve hizmetlerin üretilmesi verimliliği artıracak tek yoldur’… OECD’ye göre ise; ‘… daha iyi hizmet sunumunu talep eden tüketicilerden gelen baskılar, kamuyu verimli olmaya ve kaliteli hizmet vermeye zorlayan faktörlerin başında gelmektedir’. Güçlü, nitelikli, rekabetçi ve verimli bir ekonomi için bilinçli tüketicilerce şekillenen talep, üretime yön veren önemli faktörlerden biridir. Tüketiciler, bilinç düzeyleri arttığı oranda ucuz, kaliteli mal ve hizmeti talep edecek, yerli ürünü tercih edecek bu konuda yönlendirici olacaklardır. Bu sayede üretimin niteliği, kalitesi ve verimliliği artacak, daha rekabetçi, sürdürülebilir ve çevreye saygılı bir üretim gerçekleştirilebilecek; tüketimde de yurt kaynakları etkin ve verimli kullanılacaktır. Böylece gerek aile ekonomisine, gerekse milli ekonomiye önemli kazanımlar sağlanabilecektir” dedi.

Panelde son olarak söz alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bayram Uzunoğlan ise Genel Müdürlüğünün çalışmalarını “Tüketicinin Korunmasına Ait Faaliyetler” başlıklı sunumu üzerinden anlattı. Bayram Uzunoğlan bilinçli tüketici olmanın yolunun, kısaca “Tükenmeden Tüketmek” başlığı altında toplanabileceğini belirtti. Genel Müdürlük olarak Türkiye çapında gerçekleştirilen, Tüketicinin Korunması, Tüketicilerin Hak Arama Yolları ve Tüketici Hakem Heyetleri etkinlikleri hakkında katılımcılara geniş bilgi sundu. Tüketicilerin 81 ilde 919 ilçede, 1011 Hakem Heyeti ile belli parasal sınırlar içerisinde, basit, masrafsız ve kısa yönden sorunlarının çözümlendiğini anlatan Bayram Uzunoğlan, tüketicilerin 2015 yılında Hakem Heyetlerine yaptığı 5,4 milyon başvurudan %94’ ü tüketicilerin haklı çıktığını; Genel Müdürlük olarak tüketicin bilinçli, tacirin ise basiretli olması gerektiğine inandıklarını söyledi. Uzunoğlan son olarak, Genel Müdürlüğün çalışmalarının, alışverişte tüketiciye saygılı bir kültürün oluşması ve vatandaşlarımızın tüketici olarak haklarını bildiği, haklarını kullanabildiği, mağduriyetlerin olması halinde ise hak arama yolundaki bir piyasa düzeninin oluşturulmasını amaçladıklarını vurguladı.

Panel daha sonra, panelistlere sertifika ve plaketlerinin sunulması ve anı fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.