Bir önceki sayfaya geri dönmek için buraya tıklayın! Sayfayı yazdırmak için tıklayın!
 
 

27.12.2017


TÜDEF, GIDA KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İŞBİRLİĞİ...
 

Genel Müdürlük ve TÜDEF’in Gıda Güvenliği konusunda üç ayda bir toplanması kararlaştırıldı.


TÜDEF, 27 Aralık 2017 tarihinde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuğu ziyaret ederek, güncel tüketici sorunları ve çözüm önerilerini kapsayan “TÜDEF, Ürün-Gıda Güvenliği ve Tüketici Hakları Raporu”nu (*) sundu. Yaklaşık bir saat süren görüşmede; bundan böyle Genel Müdürlük ve TÜDEF’ in gıda güvenliği konusunda işbirliği yapması için tarafların üç ayda bir toplanması kararlaştırıldı.

Genel Müdür Muharrem Selçuk ziyaret sırasında raporda yer alan konularla ilgili olarak; yedi bin denetçi ile, yılda bir milyonun üstünde denetim ve yüz otuz binin üstünde analiz yapılarak binlerce kişiye para cezası kesildiğini, bunları daha sonra ürün bazında ayrıntılı olarak açıklayacaklarını; her üç ayda bir bu konudaki önemli sonuçları TÜDEF ile paylaşacaklarını belirtti. Et Süt kurumu Genel Müdürlüğünce İthal edilen ucuz kırmızı et ile ilgili olarak TÜDEF’ in “etiketlerde tüketicinin etin menşei konusunda yanıltıldığı” konusunda yaptığı başvuru yanısıra, kesim ve hijyen konusundaki endişelerini dinleyen Genel Müdür Selçuk, telefon açarak bu endişeleri Et Süt kurumu Genel Müdürlüğü’ne iletti. Konu hakkında TÜDEF’ in etiketleme ile ilgili bu başvurusunun gıda güvenliği mevzuatının yanı sıra gümrük mevzuatı yönüyle de incelenmekte olduğunu, bu konudaki çalışmayı hızlandıracaklarını söyledi. Selçuk, halk arasında “Yamyam Tavuk” olarak anılan konuyla ilgili olarak tavuk iç organları ve atıklarından yapılan yemlerin bir yıldan beri yasaklandığını ve izlendiğini anlattı. Muharrem Selçuk, görüşmelerin sonunda gıda etiketlerinde ortalama tüketicinin okuyup anlayabileceği bir yasal düzenlemeye gidilmesi, mevzuat ile ilgili konularda TÜDEF’in görüşünün alınması hususlarında aynı düşündüğünü; değiştirilen Ekmek Kodeksi ile ilgili endişeleri paylaştığını ve durumu sayın Bakana bildireceğini, TÜDEF’in Ulusal Kodeks Komisyonunda temsilinin ise yasal düzenlemeyle mümkün olacağını belirtti. TÜDEF adına Genel Başkan Yardımcısı Ferda Hekimci ve Genel Muhasip Güldalı Aybaş’ın katıldığı ziyaret TÜDEF Raporu’nun Genel Müdür Muharrem Selçuk’a takdimi ile sona erdi.




(*) TÜDEF, ÜRÜN-GIDA GÜVENLİĞİ VE TÜKETİCİ HAKLARI RAPORU
                                                                                          27.12.2017

Giriş



Günümüzde, ekonomik ve sosyal alandaki genişleme ve gelişmeler ile piyasa ekonomisinin değişen koşullar karşısında tüketicilerin, ihtiyaçlarının karşılanmasında beliren sorunları yalnız başlarına çözemeyecekleri anlaşılmıştır. Bu durumda tüketici çıkarlarını korumak amacıyla çözümler aranmasının zorunlu olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Günümüzde tüm demokratik dünyada tüketiciler yasal, yönetsel, sosyo-ekonomik açıdan özel olarak korunmaktadır.

Diğer yandan, sağlıklı bir toplum için yaşamsal öneme haiz olan Ürün Güvenliği’ni sağlamak için; ürünlerin insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından sahip olması gereken asgari güvenlik koşullarını sağlamasını, teknik düzenlemelere uygun ve güvenli olmasını temin etmek gerekmektedir. Buna koşut olarak, tüketicinin gereksinimlerini karşılarken, standartlara uygun, kaliteli , tüketici sağlık ve güvenliğini öngören mal ve hizmet üretimini sağlamak devletin başlıca görevleri arasındadır.

AB sürecinde; “Piyasaya arz edilecek her ürünün, insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarını sağlaması” yani Ürün Güvenliği’nin sağlanması gerekmektedir.

AB tarafından 29 Haziran 1992 tarih ve 92/59 Sayı ile yayımlanan direktif ile “Pazara çıkarılan ürünlerin güvenliğini sağlama” zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde ürün güvenliğine ilişkin ilgili kamu kuruluşlarının görev ve sorumlulukları ile üretici ve dağıtıcıların yükümlülüklerini belirleyen en önemli mevzuat, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Yasa ile bu yasa kapsamında hazırlanan Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik’ tir.

Bu mevzuat ürünlerin piyasaya arz koşullarını, üretici ve dağıtıcıların yükümlülüklerini, uygunluk değerlendirme kuruluşlarını, onaylanmış kuruluşlarının piyasa gözetim ve denetimini, güvensiz ürünlerin piyasaya arzının yasaklanmasını, toplatılmasını, bertarafını kapsamaktadır.

Diğer yandan ; “insan ve hayvanlara yönelik doğrudan veya çevre aracılığıyla oluşabilecek risklerin önlenmesine, bertaraf edilmesine veya kabul edilebilir seviyelere indirilmesine, gıda ve yemin etiketlenmesi ile tüketicileri bilgilendirmeye yönelik diğer bilgi şekilleri de dâhil olmak üzere tüketici menfaatlerinin korunmasına ve haksız rekabetin önlenmesi” için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü görevlendirmiştir. “Raf ömrü süresince fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskleri taşımayan gıda” olarak tanımlanan gıda güvenliği; ülkemizde de Kodeks Alimentarlus ve AB müktesebatı ile uyumlu olarak hazırlanan mevzuat çerçevesinde; ülke genelinde Çiftlikten Sofraya Güvenli Gıda anlayışı doğrultusunda etkin ve yeterli bir gıda denetimini öngörmektedir.


Tüketici Hakları ve Gıda
Evrensel Tüketici Haklarından olan aşağıdaki haklar, ürün ve gıda güvenliğini yakından ilgilendirmektedir:

Sağlık ve Güvenlik Hakkı
Tüketiciler tarafından satın alınan her çeşit mal ve hizmet nedeniyle karşılaşabileceği risk ve tehlikelere karşı alınan önlemleri ifade eder.

Seçme Hakkı
Tüketicilerin gelir düzeylerine göre gereksinimlerini karşılayabilmeleri için, istedikleri mal ve hizmetleri; ucuz ve kaliteli alabilmeleri, tercih edebilmeleri ve bunlarla ilgili seçeneklerin artırılmasıdır.

Ekonomik Çıkarların Korunması Hakkı
Tüketicilere daha iyi ve uygun koşullarda mal ve hizmet sağlanması, aldatılmalarının, zarar görmelerinin ve mağduriyetlerinin önlenmesi, yaşam düzeylerinin yükseltilmesine yönelik olarak alınan tüm yasal, yönetsel, teknik, sosyal ve ekonomik önlemlerdir.

Tazmin Hakkı
Tüketicilerin ayıplı mal ve hizmetler nedeniyle gördüğü zararların giderilmesi/tazminidir. Bu hak da diğerleri gibi evrensel olup tüm yasaların üstünde yatsınamaz bir tüketici hakkıdır.

Ürün-gıda güvenliğinin sağlanması aynı zamanda Evrensel Tüketici Haklarının da bir gereğidir.


Tarihli Revize Tüketici Hakları
22.12.2015 tarihli Birleşmiş Milletlerin toplantısında Tüketici Hakları revize edilmiştir. Buna göre

C) Fiziki Güvenlik

Md. 16. Üye devletler, yasal sistemler, güvenlik düzenlemeleri, ulusal veya uluslararası standartlar, gönüllü standartlar ile güvenlik kayıtlarının tutulması da dahil olmak üzere, ürünlerin niyet edilen veya normal olarak öngörülen kullanımları için güvenli olduğunu temin etmek amacıyla uygun önlemleri almalı veya alınmasını desteklemelidir.


Md.17. Üreticiler tarafından imal edilen ürünlerin niyet edilen veya normal olarak öngörülen kullanımları için uygun politikalarla güvenli olduğu temin etmelidir….


Md. 19. Üye devletler, üreticilerin ya da dağıtımcıların bir ürünün ciddi kusurlu olduğu ya da kullanıldığı halde ciddi bir zarar doğuracağını fark ettikleri zaman bahse konu ürünü geri toplatmak, değiştirmek ya da başka bir ürün ile ikame etmek için politikalar geliştirmelidir. Bunun kabul edilebilir bir sürede gerçekleşememesi halinde tüketici yeterli şekilde tazmin edilmelidir.

D. Güvenlik için standartlar ve tüketici mal ve hizmetlerinin kalitesi


33. Üye devletler mal ve hizmetlerin kalitesi ile güvenliğinin sağlanması için ulusal ve uluslararası alanda geliştirilen, gönüllü ve diğer standartların geliştirilmesi, detaylandırılması ve uygulanması ile yeterli ölçüde aleni olması için gerekli tedbirleri alır.

Ürün güvenliği ve kalitesi için geliştirilen ulusal standartlar ve düzenlemeler zaman zaman gözden geçirilmeli ve mümkün olduğu takdirde genel olarak kabul görmüş uluslararası standartlara uyumu sağlanmalıdır.


35. Üye devletler temel tüketici mal ve hizmetlerinin test edilebilmesi, güvenlik, kalite ve performansının onaylanması için gerekli tesislerin varlığını teşvik etmeli ve temin etmelidir.


UGKK’ de Temsil ve “Ekmek ve Ekmek Çeşitleri” Tebliği

Federasyonumuz, çeşitli kodeks çalışmalarında tüketiciyi temsilen görev yapmaktaysa da bu durum 80 milyon tüketicinin evrensel haklarından olan; Sağlık ve Güvenlik, Seçme,Ekonomik Çıkarların Korunması ve Tazmin Haklarının korunması açısından yeterli değildir. Zira, Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu (UGKK) ’ de gıda konusunda etkinlik gösteren en fazla üyeye sahip olan STK temsil edilirken; komisyonda 80 milyon tüketici adına en büyük STK olan TÜDEF temsil edilmemektedir. Bu durumda dar ve sabit gelirli geniş tüketici katmanlarının en temel gıdalarıyla dahi rahatça oynanabilmektedir. Bu konudaki son çarpıcı örnek ise ekmek kodeksidir.


Ekmek Örneği
Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek olan “Ekmek ve Ekmek ÇeşitleriTebliği ile daha önce en düşük 250 gram olan ekmeğin 200 gramdan başlayarak 10 gram ve katları olarak üretilebilmesine olanak sağlanacaktır. Bunun gerekçesi ekmekte israfı artıran nedenlerin ‘ucuzluk’ ve ‘gramaj’ olduğuna yöneliktir.

Oysa, tüketiciler bu konudaki haberler nedeniyle TÜDEF’ e yoğun olarak endişelerini bildirmektedirler. Ayrıca, biz tüketiciler olarak, çeşitli araştırmalara göre nüfusun azımsanamayacak bir bölümü açlık, ya da yoksulluk sınırının altında olduğunun ifade edildiği bir ortamda, ekmek israfına ucuzluk ve gramajın neden olduğuna inanmıyoruz. Fırıncılar Federasyonu Başkanı’nın “Yeni düzenlemede ekmeğin 200 gramdan başlayarak 10 gram ve katları olarak üretilebilmesi için çalışma yapılmıştır. 10 gram ve katları olarak yapılmasına sebep; ekmekte bir fiyat değişikliğine gidilmesi durumunda, 400 gram ekmeği 350 grama düşürmek zorunda kalmayarak enflasyon oranında gerekirse 20-30 gram aşağı çekerek uygulamanın daha sağlıklı olacağı göz önünde bulundurulmuştur” şeklinde Anadolu Ajansına yansıyan sözleri aslında gizli zammın gerekçesi olabilecektir.

Yeni tebliğin yürürlüğe girmesi aslında tam da tersine; maliyet artışı, israf ve kalitesizliğe yol açacaktır. Örneğin, halen bir kilo ekmek için 250 gramdan 4 ekmek üretilebilirken, olası yeni düzenlemeyle 200 gramdan bir kilo ekmek için bir fazla ekmek üretilebilecek olması maliyeti artışı demektir. Her gün evine 250 gramlık üç ekmekten 750 gram ekmek alan bir tüketici yeni uygulama ile 750 gramlık ekmek ihtiyacı için 200 gramlık dört ekmekten 800 gram ekmek almak zorunda kalacak ve 50 gram ekmeğin israfına yol açaçaktır.

Bu konuda TÜDEF Bilim ve Danışma Komisyonu’nca hazırlanan Teknik Görüş kısaca “Ekmekte gramaj azaldıkça maliyetin artacağı, kalitenin olumsuz yönde etkileneceği ve bayatlama hızının artacağı, denetimin zorlaşacağı, israfın artacağı” yönünde olup, özetle maddeler halinde aşağıdaki şekildedir:


TÜDEF Bilim ve Danışma Kurulu Görüşü:

1) Ekmekte gramaj azaldıkça maliyet artar.

2) Ekmekte gramaj azaldıkça kalite olumsuz yönde etkilenir ve bayatlama hızı artar. Bu nedenle israf artar.

3) Ekmekte çok eski dönemlerden beri gramaj eksikliği şeklinde hile yapılmaktadır. Gramaj eksikliği durumunda uygulanacak cezalar konusunda birçok Osmanlı Padişah fermanı bulunmaktadır. Bu nedenle ekmek gramajı o dönemlerde bile sabit tutulmuş ve kontroller böylece sağlanmıştır.

4) Ekmek gramajı enflasyon nedeniyle sıklıkla değiştirilirse tüketicinin ve tüketici derneklerinin gramajı ve gramajda yapılacak hileleri takip etmesi zorlaşacak hatta imkânsız hale gelecektir.

5) Mevcut olan mevzuatta ekmek gramajı eksik olduğunda ceza uygulaması konusunda belirli toleranslar uygulanmaktadır. Bununla ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir. Ekmek gramajları 10 gram aralıklarla değiştirildiğinde bu tolerans değerleri üst üste çakışacağı için kontrollerin ve gramaj eksikliğinde ceza uygulamasının yapılması zorlaşacak hatta imkânsız hale gelecektir.


Taktir edileceği gibi, dar ve sabit gelirli, garip, guraba geniş halk kesimlerinin “Halk Tipi” tabir edilen ekmeğe kolayca ulaşabilmesi; Sosyal Devletin bir gereği olduğu kadar, evrensel bir insan hakkı ve Temel Gereksinimlerin Karşılanması Hakkı olarak evrensel bir tüketici hakkıdır. Halk Tipi ekmekle bu kadar oynananabilmesiyle, geniş tüketici katmanlarının hiç yoktan sıkıntıya sokulmasının önlemesi gerekir. Zira eski bir halk tabiriyle; “Kılıç kesmez ama ekmek keser...” Bu nedenlerle ekmek tebliğininin yeniden düzenlenmesi gerekir.


İthal Kırmızı Et ve Konvansiyonel Beyaz Et
Federasyonumuzca, Genel Müdürlüğünüze bildirilen 30.11.2017/30 tarih-sayılı yazı ile sayın Genel Müdürlüğünüzden; Et ve Süt Kurumu (ESK) ile seçilmiş marketlerde başlatılan kampanya dahilinde söz konusu marketlerin anılan ürünlere ait ambalaj ve afişlerin; ESK ile yapılan özel sözleşme hükümleri ve Gıda Güvenliği (Türk Gıda Kodeksi, Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği vb.) ilgili diğer mevzuat çerçevesinde öncelik ve ivedilikle incelenmesini istenmişti. Konu hakkındaki çalışmaların ivedilikle sonuçlandırılmasını istiyoruz. Bu bağlamda Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği’ nin tüketicinin evrensel bilgilenme hakkı doğrultusunda ortalama tüketiciye hitap edici bir şekilde, tüketici örgütlerinin de görüşüyle yeniden düzenlenmesini sunuyoruz.

Bu bağlamda, genelde konvansyonel tavuk yetiştiriciliği ile; özelde ise halk arasında “Yamyam Tavuk” şeklinde anılan konularda gerekli önlemlerin alınıp, yoğunlaştırılmış kontroller uygulanmasını ve kamu oyuna gereken açıklamaların yapılmasını bekliyoruz.

GDO’ lu Ürün Sorunu
Biyogüvenlik Kurulu'nun en son onayladığı dört genetiği değiştirilmiş hayvan yemi ile birlikte 2011 yılından beri 10'u GDO'lu soya, 26'sı da GDO'lu mısır olmak üzere, toplam 36 GDO'lu yeme izin verilmiş bulunmaktadır. Buna ek olarak bu izin başvurularından 33 tanesinin başvurusunun ise beyaz et sektörünün temsilcisi olan bir dernek tarafından yapıldığı bilinmektedir. Tüketiciler, hayvan yemi olarak ithal edilen GDO'lu ürünlerin bir şekilde, yasa dışı yollardan, doğrudan soframıza girip girmediği konusunda derin endişe taşımaktadır. Biz tüketiciler, hayvan yemi olarak ithal edilen GDO'lu ürünlerin tüketicinin sofrasına gıda olarak gelmemesinin mümkün olmadığı endişesi içerisindeyiz. Zira, biz onları yiyoruz ve sonuçta ne gibi hastalıklara yakalanacağımızı bilmiyoruz. Bu konudaki teknik, yasal, yönetsel altyapı düzenlerek gereken kontrol aşamaları PGD süreçlerine dahil edilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz.

PGD Strateji Belgesi/Hedefler (2015-2017) Uyarınca Öngörülmüş Olan Aşağıdaki Hedeflerin İvedilikle Yaşama Geçirilmesi Sağlanmalıdır.

- Ürün güvenliğine dair tüketici farkındalığın artırılması;

- Paydaşların aktif katılımının sağlanması;

- Sektör temsilcileri ve tüketici derneklerinin, PGD’nin etkinleştirilmesine yönelik çalışmalara aktif katılımının sağlanması, ürünlere ilişkin şikayetlerinin, sıkıntıların, beklentilerinin doğrudan PGD kuruluşlarına iletilmesinin sağlanması ve bu görüşlerin PGD faaliyetlerine yansıtılması;

- Bu çerçevede, PGD kuruluşlarının tüketici dernekleri ile sağlıklı, düzenli ve etkili işbirliği geliştirmelerinin sağlanması;

- Tüketici derneklerinin, tüketici şikayetlerini PGD kuruluşlarına iletebilecekleri ve güvensiz ürünlerle ilgili bilgileri toplu olarak tüketicilere ulaştırabilecekleri mekanizmalar oluşturulması;

- 2016 sonu 1.3. Denetimle görevli personelin niteliklerinin güçlendirilmesi Tüm PGD Kuruluşları Ekonomi Bakanlığı UDDER - (TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ)…


TÜDEF’ in 2018-2020 Ulusal PGD Strateji Belgesinde Yer Almasını Öngördüğü Konular ve Gerekçeleri


Genel Gerekçe: Tüketicinin Evrensel Haklarından olan; Sağlık ve Güvenlik, Temel Gereksinmelerinin Karşılanması, Eğitim, Bilgilenme ve Ekonomik Çıkarlarının Korunması Haklarının sağlanması.


1)Ürün güvenliğinin – güvenli ürünün tüketiciler ve ülke açısından önemi , konu hakkındaki tüm mevzuat ve standartlar, yaşanan sorunlar ve nedenleri, sorunların tüketicilere ve ülkeye yansımaları; sosyal maliyetleri-neden olduğu sağlık sorunları – alınması gerekli önlemler ile birlikte PGD konusunda yapılanlar, sorunlar, nedenleri, alınması gerekli önlemler ve PGD kuruluşlarının görevleri hakkında TÜDEF, TOBB, UDDER ve tüm PGD kuruluşlarının içinde yer alacağı, (örneğin; Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum gibi) büyükşehirlerde TÜDEF ve bileşenleri ile diğer tüketici örgütlerinin, TOBB’un, UDDER’in yöneticileri, üyeleri ile halkın katılacağı, her üç ayda bir yapılacak bilgilendirme, sorunları değerlendirme, bilinç oluşturma sempozyum, panel ve seminerlerin yapılmasını öneriyoruz.


2)TÜDEF’in bir çok PGD toplantısında önerdiği şekilde; PGD kuruluşlarının TÜDEF ile daha düzenli ve etkin bir işbirliği içinde olmasını öneriyoruz. Konuyla ilgili olarak PGD kuruluşlarının yapacakları çeşitli toplantı ve düzenlemelerde TÜDEF’in etkin bir şekilde yer almasının sağlanması nı öneriyoruz.


3) Tüketiciler zamanında uyarılmadığı ve dolayısıyla güvensiz, sağlıksız ve standartlara aykırı ürünleri satın almaya tüketmeye ve kullanmaya devam etmekte; bu durumda, hem sağlıkları risk ve tehlikeye girmekte hem de ekonomik yönden zarara uğramaktadırlar. Bu gerekçeler doğrultusunda, PGD kuruluşları tarafından yapılacak denetimlerin daha etkin ve planlı olarak yapılmasını, daha çok ürünün test ve analizlerinin yapılmasını; denetim, analiz-test sonuçlarının tüketici örgütleri ile paylaşılmasını ve kamuoyuna duyurulmasını öneriyoruz. Özellikle, mevzuata ve standartlara aykırı ürünler ile toplatılması gerekli güvensiz ürünler hakkında hiç zaman kaybetmeden tüketicilerin bilgilendirilmeleri ve uyarılmalarını öneriyoruz. Bununla birlikte, mevzuata ve standartlara aykırı güvensiz ürün üreten, ithal eden ve pazarlayanlara verilecek cezaların caydırıcı olmasını öneriyoruz.

4)Çeşitli ürünlerle ilgili ulusal ve uluslar arası tüm mecralarda; çeşitli kitle iletişim araçları ve yazılı- görsel – işitsel medya kuruluşlarında yapılan aldatıcı, yanıltıcı, istismar edici reklamların çok düzenli ve sıkı bir şekilde denetlenmesi ile birlikte yayınlanmadan önce gerekli tüm önlemlerin alınmasının sağlanması konusunda gerekirse yeni yasal düzenlemelerin yapılmasını öneriyoruz.

5)Ürünlerle ilgili risk değerlendirme kurullarında çok daha etkin, doğru ve bilimsel kararların alınmasının sağlanması ile birlikte bu kurullarda TÜDEF’in de temsil edilmesi konusunda bir düzenleme yapılmasının tüketicilerin temsil edilme hakkı açısından anlamlı ve yararlı olacağı gerekçesiyle öneriyoruz.

6)TÜDEF’in ürün güvenliği ve PGD konularında hazırlayacağı projeler TÜDEF bileşenlerinin yönetici ve üyeleri ile giderek tüketicilerin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi konusunda büyük önem arz etmektedir. Bu gerekçe doğrultusunda; TÜDEF’in bir çok PGD toplantısında önerdiği, ancak, olumlu bir yaklaşım gösterilmediği ürün güvenliği ve PGD toplantılarında TÜDEF’in hazırlayacağı projelerin maddi anlamda desteklenmesi konusunda gerekli düzenlemelerin yapılmasını öneriyoruz.

7)Ürün güvenliği –güvenli ürün ve PGD uygulamaları konusunda Türkiye’de yaşayan tüm tüketicilerin bilgi ve bilinç düzeyini, yaklaşım ve tutumunu ortaya koyan, yansıtan bir anketin düzenlenmesini öneriyoruz. Bu anket sonuçları doğrultusunda bir “Ürün Güvenliği ve PGD Konusunda Tüketici Bilinci ve Yaklaşımı Araştırması Sonuç Raporu” hazırlanabileceğini öngörüyoruz.

8)Gerek OECD ülkelerinde, gerekse AB ülkelerindeki ürün güvenliği ve PGD konularında karşılıklı olarak bilgilenmesi yarar ve gereğinden hareketle; Avrupa ve OECD ülkeleri arasından seçilecek, Avrupa Birliğini de temsil edecek ülke ve kişilerle birlikte Ankara’da uluslararası bir “Ürün Güvenliği ve PGD Uluslar arası Sempozyumu” düzenlenmesini öneriyoruz.

9) İthal edilen ürünlerle ilgili olarak gümrüklerde yeterli denetim, test ve analiz yapılmadığı için güvensiz ve mevzuata aykırı ürünlerin iç pazara sürüldüğü, bu bağlamda tüketicilerin sağlık ve güvenliklerinin risk altına girdiğini ve ekonomik olarak zarara uğradıklarını görüyor, işitiyor, medya kuruluşlarında izliyor ve bu konuda yoğun şikayetler alıyoruz. Bu gerekçeler doğrultusunda, ithal edilen ürünlerin ülkemizin iç pazarına sürülmesinden önce, gümrüklerde hızlı bir denetim, analiz ve test uygulamasından geçirilerek iç pazara girmesine izin verilmesi konusunda acilen gerekli yasal düzenlemenin yapılmasını öneriyoruz.

10)PGD alanında tüketiciler ile işbirliği ve sinerjinin sağlanabilmesi gereğinden hareketle, ürün ve gıda güvenliği alanında gerekli yasal, yönetsel ve mali altyapının gerçekleştilerek; analiz, test, deney hizmetlerinde TÜDEF’ e belli kotalar ve belli parasal muafiyetlerin sağlananmasını öneriyoruz.


Sonuç

Yukarıdaki açıklama ve gerekçelerimiz TÜDEF’ in düşünce ve önerileri aşağıda özetle sunulmaktadır:

- Belirlenmemiş alanlardaki ürün denetimlerine de ağırlık verilmesini ve belirleme işleminin çabuklaştırılmasının gerekli olduğunu düşünüyor ve öneriyoruz.

- Gümrüklerde ithal ürün denetimlerinin daha hızlı ve etkin yapılmasını öneriyoruz.

- Hiçbir güvensiz ithal ürünün iç piyasaya sokulmasına izin verilmemesi gerektiğini düşünüyor ve öneriyoruz .

- Uygulamalarının daha etkin, etkili, sistemli ve düzenli yapılması ile birlikte ceza uygulamalarının caydırıcı hale getirilmesini istiyoruz.

- Gıda ile oynamak yaşamla oynamak demektir.” Daha fazla kar etmek için tüketicinin canına kast edenler adam öldürmeye teşebbüs edenler gibi en ağır hapis cezalarına çarptırılmasını öneriyoruz.

- Bakanlıkça hazırlanan yeni yasada öngörülen yeni cezalar daha da ağırlaştırılarak bir an önce çıkarılması gerektiğini ve Bakanlığın sürece tüketici örgütlerini de dahil etmesini öneriyoruz.

- Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ nün, Federasyonumuz ile sağlıklı, düzenli ve etkin bir işbirliği içine girmesini ve bu konuda en az ayda bir düzenlenecek toplantılar düzenlenmesini öneriyor ve diliyoruz.

- Strateji belgelerinde yer aldığı gibi; denetim ve test sonuçlarının Federasyonumuza en az üç aylık aralıklarla düzenli ve ayrıntılı olarak gönderilmesini, hem de düzenli ve ayrıntılı olarak web sayfalarında yayınlanmasını, toplatılan ürünlerin özel olarak duyurulmasını; tehlikeli ürünlerin ulusal medyada ilan ve yayının sağlanmasını öneriyor ve diliyoruz.

- Tüketici örgütlerinin de ürün güvenliğinin sağlanmasında ücretsiz uygunluk değerlemelerini yaptırabilmelerinin gerekli olduğunu; ek olarak belediyeler bünyesinde de akredite laboratuvar hizmetleri verilmesi ve bunlardan da tüketici örgütlerinin ücretsiz yararlanmasının sağlanmasını düşünüyor ve öneriyoruz.

- Tüketiciyi aldatıcı ve yanıltıcı mahiyette reklam, ilan, etiketlerin önlenmesini, gıda içerik, menşe vb. bilgilendirmelerin rahat okunup ortalama tüketicinin anlayabileceği şekilde düzenlenmesini öneriyoruz.

- 2010 yılına kadar yayınlanmakta olan ve ürün gruplarındaki uygunsuzlukları ilan eden çizelgelerin yeniden yayınlanmasını istiyoruz.

- Tüketici örgütlenmesi, temsiliyeti ve bilincinin yükseltilmesi için gerekli yasal ve yönetsel düzenlemelerin yapılarak, tüketici tarafının; Standardizasyon, Kalifikasyon, Ürün Güvenliği Süreçlerine tüketicinin etkin , etkili ve güçlü katılımının sağlanmasını istiyor ve öneriyoruz.

- Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu’nunda tüketicinin temsilinin sağlanmasını ve Ocak ayında yürürlüğe girecek olan ekmek kodesinin tüketici hakları doğrultusunda yeniden düzenlenmesini istiyor ve öneriyoruz.